Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yerel Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Recep Karagöz

Kıbrıs Sandığında Çöken “Ulusal Beka” Masalı

“Kimi zaman küçük bir ada, büyük bir imparatorluğun aynası olur.”

Kuzey Kıbrıs’ta yapılan seçimlerin sonucu, yalnızca bir ada ülkesinin kaderini değil, Ankara’nın uzun zamandır savunduğu “ulusal beka” siyasetinin de iflasını gösterdi. Tufan Erhürman liderliğindeki Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin ezici bir farkla kazanması, Türkiye merkezli milliyetçi çizginin ada halkı tarafından reddedildiğini ilan etti. Ersin Tatar’ın kaybı, aynı zamanda AK Parti iktidarının “Kıbrıs kartı” üzerinden yürüttüğü otoriter-popülist propagandanın da çöküşü anlamına geliyor.

Bir Ada, Bir Laboratuvar

Cumhur İttifakı’nın ağır topları haftalarca adaya gidip “milli dava” nutukları attı. Cübbeli Ahmet’in duaları, Mesut Özil’in sembolik desteği, devlet kanallarının açık propagandası… Hiçbiri sonuç vermedi. Çünkü Kıbrıs Türk halkı, kendi iradesini temsil etmeyen bir “vekil yönetim” dayatmasına ilk kez bu kadar açık biçimde itiraz etti.

Kuzey Kıbrıs’ta yaşanan bu tablo, Türkiye’nin kendi içinde yaşayabileceği bir siyasi provanın ipuçlarını da veriyor. Halkın sandıkta belirlediği iradeyi tanımamak, seçimleri meşruiyet kriziyle gölgelemek ve “beka” söylemine sığınmak, artık yalnızca Ankara’nın değil, yavru vatanın siyasetinin de bulaştığı bir hastalık.

2004’ten 2024’e: Çözümden İlhaka

2004’teki Annan Planı referandumunda birleşmeden yana tavır alan Türk tarafı, o günlerde Avrupa Birliği sürecinin umutlarını taşıyordu. Türkiye reformcu bir çizgideydi, Kıbrıs’ta çözüm isteyen bir Ankara imajı Batı’da karşılık buluyordu.

Bugün tablo tersine döndü. Avrupa kriterleri yerini “Ankara kriterlerine” bıraktı. Federatif çözüm hedefi yerini “iki devletli” ayrışma politikasına terk etti. Ancak bu yeni çizgi, aslında bağımsızlık değil, ilhakın yumuşak adı. Kuzey Kıbrıs’a “bağımsız devlet” muamelesi yapılmadı; aksine bir taşra valiliği gibi yönetildi. Kumarhaneler, kara para ağları, mafya düzeni, yozlaşmış bürokrasi… Türkiye’deki çürümüş yapının minyatürü adaya taşındı.

Bahçeli’nin İlhak Çağrısı: Sömürge Dili

Seçimin hemen ardından MHP lideri Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklama, demokratik süreçlere duyulan saygının sınırlarını ortaya koydu. “Seçim iptal edilmeli, Kıbrıs Türkiye’ye katılmalı” çağrısı, yalnızca halkın iradesini hiçe saymak değil; Kuzey Kıbrıs’ı bir tür manda yönetimi olarak görmenin açık ilanıdır.

Daha vahimi, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “iki ayrı devlet dışında çözüm yok” sözleriyle bu çizgiye diplomatik meşruiyet kazandırmaya çalışmasıdır. Devlet adına yapılan bu açıklama, Ankara’nın artık çözümü değil, çözümsüzlüğü kurumsallaştırdığının kanıtıdır.

Erhürman’ın Zaferi: Onurun Geri Dönüşü

Erhürman, federasyon ve siyasi eşitlik temelli bir çözüm anlayışıyla seçimi kazandı. Bu, teslimiyet değil; kendi kaderini tayin hakkının savunusudur. Rumlarla eşit ortaklık talebi, bağımlılığa değil, onurlu bir barışa işaret ediyor.

Ada halkı artık “beka” masalına değil, hukuk, eşitlik ve temiz siyaset talebine kulak veriyor. Çünkü Kuzey Kıbrıs’ta da yolsuzluk, rüşvet, mafya ve kara para düzeni tepeden aşağıya kadar yayılmış durumda. Halk, Türkiye’deki siyasal yozlaşmanın adada da kök saldığını görüyor.

Bir Dönemin Sembolik Çöküşü

Kıbrıs sandığı, yalnızca Tatar’ı değil, Erdoğan’ın “Türk dünyası lideri” anlatısını da sarstı. Türk Devletleri Teşkilatı’nda bile Kuzey Kıbrıs’ın yalnızca “gözlemci üye” statüsünde kalması, dost ülkelerin bile Ankara’nın politikalarına güven duymadığını gösteriyor.

Kazakistan, Özbekistan ve Türkmenistan’ın geçtiğimiz yıl Güney Kıbrıs’ı tanıması, Ankara’nın diplomatik yalnızlığını tescilledi. Yani Erdoğan’ın “yeni Türk dünyası vizyonu”, kendi gölgesine bile ikna edemeyen bir masal haline geldi.

Sonuç: Sandığın Gölgesinde Türkiye

Kıbrıs’taki sonuçlar, Türkiye için de bir uyarıdır. Halkın iradesini yok sayan, demokrasi yerine “beka”yı kutsayan her siyaset, er ya da geç sandıkta yenilir.

Kuzey Kıbrıs’ta bu yenilgi yaşandı. Türkiye’de ise henüz yaşanmadı. Fakat ada, artık bir uyarı fişeği gibi yanıyor:

“Demokrasiye rağmen değil, demokrasiyle var olabilirsiniz.”

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments